Modüler yapının başarılı olması için teknolojiye değil, insanlara ihtiyaç var | Görüş
Yasal Uyarı: Sayfa içerisinde ifade edilen görüş ve düşünceler yalnızca yazara aittir ve crypto.news şirketinin görüş ve düşüncelerini temsil etmez.
Modüler blok zincirleri büyük bir ivme kazanıyor. Sayısız yeni katılımcı, maksimum ademi merkeziyetçilik, güvenlik ve ölçeklenebilirlik durumuna ulaşmamıza yardımcı olmak için tasarlanmış yenilikçi çözümler sunuyor. Bu teknoloji bir hayli güçlü, orijinal ve en önemlisi uyumludur. Çok yakında, geliştiriciler geleneksel blok zinciri altyapısının sınırlarından ödün vermeden karmaşık, ölçeklenebilir dApp’ler oluşturma gücüne sahip olacaklar.
Teknik entegrasyonlar yoluyla katmanlar arasında köprüler kurulmaya devam ederken, bu büyümeyi sürdürmek için zincir dışı iş birliklerini teşvik etmek çok önemlidir. Modüler hareketin mimarları olarak kendimize şu soruyu sormalıyız: Sadece bireysel ilerlememizi değil, kolektif ilerlememizi de kolaylaştırmak için sistemlerimizi nasıl optimize edebiliriz?
Başarılı olmak istiyorsak, sürekli ve yapıcı bir söylem kültürünü kolaylaştırmak çok önemlidir. Bu iş birlikçi ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için merkezi olmayan yönetişimin modüler paradigma içinde gelişmesi gerekecektir.
Modüler bir paradigmada merkeziyetsiz yönetişim
Blok zinciri modülerliğinin yükselişi, optimum blok zinciri yönetişimini neyin oluşturduğuna dair yeni bir dizi soru ve düşünceyi ortaya çıkarmaktadır. Altyapısal olarak monolitik blok zincirlerine benzer zincir içi ve zincir dışı mekanizmalar kullanılabilirken, sonuçlar modüler bir ekosistem aracılığıyla bir dalgalanma etkisi yaratabilir.
Bu yeni paradigmada merkeziyetsiz yönetişim radikal bir şekilde farklı görünme potansiyeline sahip ve kesinlikle çok daha karmaşık. Modüler yapının başarılı olabilmesi için, yığınların farklı katmanlar arasında uyumunu korumasına yardımcı olacak bir mekanizma oluşturulmalıdır.
Sistemler yenilendikçe ve yazılım daha sofistike hale geldikçe çok sayıda karmaşık altyapıya sahip yeni teknolojilerle uğraşacağız. Teknoloji ilerledikçe, farklı oyunculardan oluşan ekiplerin gerçekten güçlü bir şey inşa etmek için nasıl bir araya geldiğine daha fazla dikkat edilmelidir.
Henüz böyle bir senaryonun neye benzeyebileceğini göremeyecek kadar erken bir aşamadayız, ancak bunu tahmin etmemiz gerekiyor. Bu sistemler arasında sürdürülebilir bir uyum yaratmak, blok zinciri modülerliğinin gerçekten ne kadar uygulanabilir olabileceğini belirleyecektir.
Bir protokolün merkeziyetsiz yönetişim sınırları, kendi topluluğu ile modüler ekosistemin kolektif çıkarları arasında bir denge kurmak için nasıl gelişmelidir? İlham almak için bakılabilecek yerlerden biri, on yıllar boyunca evrim geçiren açık kaynaklı yazılımların temelidir.
Web2’den çıkarılacak dersler
Monolitik bir blok zinciri geliştirildiğinde tüm yığın bir bütün olarak hareket eder. Monolitik zincirler bunu bir avantaj olarak lanse etse de web2’nin “kapalı kaynak” paradigmalarına birçok kişinin kabul etmek istediğinden daha yakın oldukları söylenebilir. Geliştiriciler, dApp’ler için en uygun olup olmadığına bakılmaksızın yeni altyapıya uymak zorundadır (Evet, çatallanmayı hala seçebilirler ancak bu beraberinde riskleri ve sınırlamaları getirir).
Modüler bir paradigma içinde, geliştiriciler dApp’larının her katmanda nasıl oluşturulacağı konusunda daha fazla seçeneğe sahiptir ve bu da onlara yarattıkları şey üzerinde daha fazla özerklik hakkı tanır. Açık ve iş birliğine dayalı bir altyapı geliştirmek geliştiriciler arasında daha fazla esneklik ve güven sağlar. Bu bağlamda modülerlik, yazılım geliştirmeye yönelik açık kaynak yaklaşımıyla aynı zemini paylaşmaktadır.
Linux bunun en iyi örneğidir. Onlarca yıllık araçlara, kütüphanelere ve kaynaklara sahip açık kaynak kodlu bir işletim sistemi olan Linux, zamanımızda gördüğümüz en büyük merkezi olmayan yazılım örneklerinden biridir. Küresel bir topluluk tarafından güncellenir, ani kapatılma risklerinden arındırılmış ve farklı uygulamalar oluşturmada oldukça uyumludur.
Tıpkı açık kaynak hareketinin günümüzün küresel teknolojik altyapısında önemli bir rol oynaması gibi, modüler yaklaşım da web3 ortamının evriminin doğal ve önemli bir parçasıdır. Dezavantajları ise benzerdir. Modüler bir protokole geçildiğinde etkili bir şekilde planlanıp yönetilmezse yığın parçalanma riski taşır. Ancak açık kaynak kodlu yazılımların yaygınlığı ve başarısı, etkili bir yönetimin mümkün olduğunu kanıtlamaktadır.
Daha fazla yönetişim, az değil
Makro düzeyde, kendimize modüler katmanların doğası gereği birbirine bağımlı olduğunu hatırlatmalıyız; tek başlarına ayakta duramazlar. Bu da iletişim ve iş birliğinin ön planda tutulduğu anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, modülerlik muhtemelen daha az değil, daha fazla yönetişim gerektirecektir.
İstikrar kültürden gelir. Zincir dışı yönetişim, ister teknik ister kamusal olsun, sürekli olarak akılcı ve makul söylemleri ödüllendiren bir kültür yaratmalıdır. Bu kültür, teknolojinin nihayetinde ne için inşa edildiğine dair ortak bir amaç ve vizyon etrafında şekillenmelidir. Tüm alınan kararlar tam olarak bu amaç nezdinde şekillenmelidir.
Merkezi olmayan bir topluluk içinde tartışarak fikir birliğine varılabilecek türden ortamlara ihtiyacımız var. Bu teknolojiler geliştikçe hem protokoller içinde hem de protokoller arasında daha fazla uyumun teşvik edilmesine yardımcı olabilir.
Blockchain modülerliği, iş birlikleri ile desteklenmediği sürece başarılı olamayacak
Blockchain modülerliği, endüstri standardı olarak monolitik bir altyapıya alternatif olarak hızla ivme kazanıyor. Yığının her seviyesinde giderek daha fazla protokol geliştirilmekte ve bu da en sofistike dApp’lere güç verebilecek daha verimli ve ölçeklenebilir çözümler vadetmektedir.
Modüler paradigma, öncesinde daha rekabetçi olduğu düşünülen merkezi olmayan teknolojiye yönelik daha çözüm odaklı bir yaklaşımla desteklenmelidir. Bu yaklaşımın başarılı olabilmesi için, ortak hedeflerimize ulaşmak amacıyla nasıl etkin ve en iyi şekilde iş birliği yapabileceğimiz konusunda kritik sorular sormaya başlamamız gerekiyor.